Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

daha koymak

  • 1 подкладывать

    несов.; сов. - подложи́ть
    2) разг. (astar) geçirmek

    подкла́дывать шёлк под пальто́ — paltoya ipek astar geçirmek

    подложи́ть не́сколько поле́ньев — birkaç odun daha koymak

    4) (gizlice) koymak, bırakmak

    в зда́ние была́ подло́жена бо́мба — binaya bomba konmuştu / yerleştirilmişti

    Русско-турецкий словарь > подкладывать

  • 2 подбавлять

    несов.; сов. - подба́вить
    biraz daha koymak / batmak

    Русско-турецкий словарь > подбавлять

  • 3 подливать

    несов.; сов. - подли́ть
    daha koymak / dökmek
    ••

    подлива́ть ма́сла в ого́нь — yangına körükle gitmek, ateşin üstüne benzin dökmek

    Русско-турецкий словарь > подливать

  • 4 доливать

    несов.; сов. - доли́ть

    доли́ть воды́ в стака́н — bardağa daha da su koymak

    долива́ть ча́йник — çaydanlığı (daha da su koyarak) doldurmak

    Русско-турецкий словарь > доливать

  • 5 подставлять

    несов.; сов. - подста́вить
    1) (подо что-л.) altına koymak / yerleştirmek
    2) ( придвигать) çekmek

    к на́шему сто́лику подста́вили еще оди́н — masamıza bir masa daha eklediler

    официа́нт подста́вил ей стул — garson oturacağı sandalyeyi altına sürdü

    3) vermek; uzatmak

    подставля́ть кому-л. плечо́ — birine omuz vermek

    подставля́ть щёку — yanağını uzatmak

    4) ( лишать всякой защиты) açık / savunmasız bırakmak
    ••

    подста́вить но́жку кому-л. — birine çelme takmak; перен. birinin ayağının altına karpuz kabuğu koymak

    Русско-турецкий словарь > подставлять

  • 6 подсыпать

    подсып`ать
    несов.; сов. - подс`ыпать
    daha da dökmek / koymak; gizlice koymak ( тайком)

    Русско-турецкий словарь > подсыпать

  • 7 прибавлять

    несов.; сов. - приба́вить
    1) eklemek; katmak; daha da koymak

    приба́вить са́хару? — daha da şeker koyayım mı?

    2) ( увеличивать) artırmak

    прибавля́ть зарпла́ту кому-л. — birinin ücretini / maaşını artırmak

    3) разг., в соч.

    прибавля́ть в ве́се — kilo almak

    Русско-турецкий словарь > прибавлять

  • 8 в

    1) (где, в чем)...da; içinde

    в стране́ — ülkede

    в столе́ — masa içinde

    учи́ться в шко́ле — okulda okumak

    он спря́тался в куста́х — çalılar arasına gizlendi

    в э́том зале потоло́к вы́ше — bu salonun tavanı daha yüksek

    вот в э́том суть вопроса — işte sorunun özü bu

    бо́ли в поясни́це — bel ağrıları

    боль в желу́дке — mide ağrısı

    2) (куда, во что)...a; içine

    пое́хать в Москву́ — Moskova'ya gitmek

    положи́ть в стол — masa(nın) içine koymak

    визи́т президе́нта во Фра́нцию — cumhurbaşkanının Fransa'yı ziyareti

    нали́ть воды́ в стака́н — bardağa su doldurmak

    возьми́те ру́чку в пра́вую ру́ку — kalemi sağ eliniz içine alın

    он толкну́л меня́ в плечо́ — omuzumu dürttü

    тот толкну́л его́ в грудь — öteki onu göğsünden itti

    капиталовложе́ния в промы́шленность — sanayi yatırımları

    4) (через, сквозь)...dan

    я ви́дел в зе́ркало, как он вошёл — girişini aynadan gördüm

    смотре́ть в замо́чную сква́жину — anahtar deliğinden bakmak

    я уви́дел тебя́ в окно́ — seni pencereden gördüm

    5) ( когда)...da

    в октябре́ — Ekimde

    в сороковы́х года́х — kırk yıllarında

    в про́шлом году́ — geçen yıl

    в бу́дущем году́ — gelecek yıl

    в тот ве́чер — o akşam

    в пя́тницу — cuma günü

    в три часа́ — saat üçte

    во внерабо́чее вре́мя — çalışma saatleri dışında

    в три дня не сде́лаешь — üç günde yapamazsın

    раз в ме́сяц — ayda bir

    два ра́за в ме́сяц — ayda iki kez

    сто ме́тров в секу́нду — saniyede yüz metre

    бума́га в кле́тку — kareli kağıt

    широ́кий в плеча́х — (geniş) omuzlu

    рука́, со́гнутая в ло́кте — dirsekten bükük / bükülü kol

    он был в нару́чниках — elleri kelepçeliydi

    в жи́дком состоя́нии — sıvı halinde

    преиму́щество в четы́ре очка́ — dört sayılık avantaj

    челове́к в чёрном — karalı adam

    чемпио́н ми́ра в тяжёлом ве́се — ağır sıklet dünya şampiyonu

    де́ти в во́зрасте 10-12 лет — 10-12 yaşlarındaki çocuklar

    7) (при указании веса, размера и т. п.)...lık

    ве́сом в то́нну — bir tonluk

    цено́ю в два рубля́ — iki rublelik

    давле́ние в пять атмосфе́р — beş atmosferlik basınç

    бриллиа́нт в десять кара́т — on kıratlık pırlanta

    под угло́м в 30 гра́дусов — 30 derecelik bir açı altında

    ле́стница в де́сять ступе́ней — on basamaklı merdiven

    8) (при исчислении в мерах веса и т. п.) olarak

    в то́ннах — ton olarak

    в рубля́х — ruble olarak

    9) (при указании расстояния от чего-л.) mesafede, ötede

    в киломе́тре от дере́вни — köyden bir kilometre uzaklıkta / mesafede, köyün bir kilometre ötesinde

    в трёх ми́лях от бе́рега — kıyıya üç mil uzaklıkta

    в пяти́ киломе́трах южне́е го́рода — şehrin beş kilometre güneyinde

    в десяти́ ме́трах леве́е чего-л.on metre solunda

    10) (покрытый, запачканный чем-л.)...lı

    ска́терть в пя́тнах — lekeli masa örtüsü

    лицо́ его бы́ло в мы́ле — yüzü sabunluydu

    у неё ру́ки бы́ли в те́сте — elleri hamuruydu

    он вы́ступит в тяжёлом ве́се (о борце) — ağır sıklette / ağırda güreşecek

    он да́же в очка́х пло́хо ви́дит — gözlükle bile iyi görmüyor

    испо́льзовать что-л. в ли́чных интере́сах — (bir şeyi) kişisel çıkar için kullanmak

    ••

    в двух, трёх,... не́скольких, мно́гих места́х гл. взорва́ть, разорва́ть, ра́нить и т. п.) — iki, üç,... birkaç, birçok yerinden

    опубликова́ть рома́н в двух тома́х — romanı iki cilt halinde yayımlamak

    Русско-турецкий словарь > в

  • 9 докладывать

    rapor etmek; eklemek
    * * *
    I
    rapor etmek / vermek; tekmil etmek / vermek воен.; bilgi vermek ( информировать)

    его́ жена́ доложи́ла об э́том всем сосе́дям — разг. onun karısı olayı bütün komşularına rapor etmiş

    II
    ( добавлять) eklemek; daha (da) koymak

    Русско-турецкий словарь > докладывать

  • 10 досыпать

    uyumak
    * * *
    I досып`ать
    несов.; сов. - дос`ыпать
    daha (da) koymak; dökmek; doldurmak ( доверху)
    II досып`ать
    несов.; сов. - досп`ать

    не досыпать — uykusuz kalmak, uykusunu alamamak

    она́ неде́лями ноче́й не досыпала — haftalarca uykusuz kalırdı

    Русско-турецкий словарь > досыпать

  • 11 приставлять

    несов.; сов. - приста́вить
    1) dayamak, ( bitişecek biçimde) yanına koymak

    приста́вить ле́стницу к стене́ — merdiveni duvara dayamak

    к на́шему сто́лику приста́вили ещё оди́н — masamıza bir masa daha eklediler

    2) ( наставлять) eklemek

    Русско-турецкий словарь > приставлять

См. также в других словарях:

  • ısıtıp ısıtıp önüne koymak — daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fiile koymak — eyleme geçirmek Dava insanın, ben daha çok işe yararım kanaatine varması ve bunu fiile koyabilmesidir. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • posta koymak (veya atmak) — tkz. birini korkutmak, gözdağı vermek Daha dün Kel Mahmut u yıkayıp yağlayan yavşak bugün kalkmış ona posta koyuyor. R. Ilgaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaldırmak — i 1) Bulunduğu yerden almak Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2) Yukarı doğru hareket ettirmek Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. S. F. Abasıyanık 3) Yükseltmek Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4) nsz Ürün toplamak, taşımak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayırmak — i, e 1) Bölmek Elmayı dörde ayırmak. 2) e, den Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak Çocuklara pastadan biraz ayırdım. 3) Bir yeri bir engelle bölmek 4) den Birbirinden uzaklaştırmak 5) i Nitelik değişikliğini… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dayanmak — e 1) Bir yere yaslanmak, kendini dayamak Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor. M. Ş. Esendal 2) nsz Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak Bu kumaş çok dayandı. 3) Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»